21 Ağustos 2013 Çarşamba

Son

Havalar biraz da olsa serinledi gibi.
Bu sabah, karar verdiğim halde bir türlü başarılı olamadığım ve sürekli tekrar tekrar başa döndüğüm şeyleri büyük bir ciddiyet ve azimle daimi etmeye karar kıldığım bir sabahtı ..
evvel zaman içinde ,kalbur saman içinde katıldığım bir sohbette çarşamba günü bir işe başlamak hayırlıdır demişti hoca hanım . Ordan aklımda kalmış ,hep aklıma gelir.
Özellikle evlilikten sonra kendi düzenimi kurmaya çabalıyorum .
Elbetteki mükemmel olmasa da vasatın üzerinde bir ev hanımı olduğumu sanıyorum ama yine de özellikle ev işlerini , çekip çevirmeyi daha düzenli, daha programlı yapmam gerektiğini düşünüyorum .
Bu yüzden kendime çiçekli ,böcüklü kokoş bir takvim hazırladım ki her gün  not alayım ....



Haftaya neredeyse 2 yıldır çalıştığım dil okulunda son günüm olacak . 
Bu yüzden de kendimle gurur duyuyorum, haha müdüre rest çektim biraz :D 
Çocukları çok seviyorum ve çok da yakınlaştık ama Kore'de (dersane) öğretmeni iseniz malesef sadece öğrenci değil ''anne''  faktörüde o kadar çok dahil oluyor ki iş hayatınıza  öğretme özgürlüğünüz dahi kısıtlanıyor ... 

Müdüre hanım geçen ay bana  dedi ki çocuklardan biri sokakta annesi ile gezerken yabancı biri bir soru sormuş ,annesi ingilizce bilmediği için çocuğa sen cevap ver demiş ama çocuk tek laf edememiş annesi yerin dibine girmiş. Hemen dil okuluna gelip vermiş veriştirmiş. Ben bu çocuğu 5 yıldır buraya yolluyorum tek kelime bile ingilizce öğretemediniz mi beni rezil etti demiş. Ve çocuğun kaydını almış , onunla beraber arkadaş oldukları için diğer anneler de 9 çocuğun kaydını almış .

hmm... önce bir kendi malına bakacaksın ,ondan o kapasite çıkarmı çıkmaz mı sonra gelip hesap soracaksın
Tabi, bu okun hedefi ben değildim sadece ,çünkü ben altı üstü 1 saat derslerine girip konuşma yapıyorum . Benden çok koreli öğretmenler hedef tahtası oldu orda.  

Zaten  koreli öğretmenler bu ayın sonunda istifa ettti. Müdür şimdi yana yakıla öğretmen arıyor bende bırakacağımı söylediğim için. 

Tabi tek olay bu değil, benim asıl bırakmamı tetikleyen olay , çocuklardan birinin annesi ''workbook'' ları çok temiz niye hiç ödev yapmıyorlar mı bunlar , böyle iş mi olur demiş.... Workbook olayı ise , müdüre hanım benden sadece dersin sonunda ödev vermemi ama ödevi koreli öğretmenin kontrol edeceğini benim karışmamam gerektiğini söylemişti çünkü yanlış yaptığı yerleri açıklamak gerekirmiş , ingilizce açıklarsam çocuk anlamayacağı için.. 

Ben ders bitiminde ödevimi veriyorum ama ne çocuklar ödev yapmış ne koreli öğretmenler ödev kontrol etmiş. Anne böyle çıkışınca müdür de geldi bana dersin yarısından sonra workbook çözün diyor . Hmm .. şimdi ben speaking öğretmeniyim ,çocuğu konuşturmam gerek ,sen kalkmış bana workbook yaptır dersen ,hele ki bunu da bir veli yüzünden yaparsan bu iş yolunda gitmez. Sonra kalkarsın bana neden bu çocuk ingilizce konuşamıyor dersin. 

Benim dersime bu kadar müdahale edilmesi hiç hoşuma gitmedi. Bu kadar 'anne ne der' korkusu taşımaları hiç hoşuma gitmedi,  'anneler baskısı ' hiç hoşuma gitmedi.  Jeju'ya gitmek için izin istediğimde bana yerine bakacak birini bulur musun o hafta için dedi, kendi aramış ama yabancı öğretmenler gelirsek ancak 1 aylık geliriz ,bir hafta için gelemeyiz demişler...  Bende bulamam ,benim arkadaşlarımın hepsi çalışıyor zaten dedim.  O zaman başka bir yabancı bulun, bir ay çalıştırın , ikimizi karşılaştırın , kim daha çok kafanıza yatarsa onunla devam edin hocam, benim için hiç önemi yok dedim.   Beklemiyordu böyle diyeceğimi henüz cevap veremedi ........

Aslında müdüre hanımı çok severim, hoş bir bayan ve bana sürekli hediyeler veriyor ... Sadece anne baskısından çok fazla korkuyor ve başkasının fikirlerine hiç ama hiç açık olmaması hoşuma gitmiyor. Mesela çocuklar daha '' How have you been !?'' sorusunun ne olduğunu bilmiyorlar , daha '' how old are you'' dediğin zaman '' Im fıne '' diyen cocuklar var ama bu cocuklara surekli bir amerikalının bile 70 yıllık hayatında belki bir defa kullandığı kelimeleri öğretiyorlar. Hoş, sadece burası değil , neredeyse bütün özel dil okullarının sorunu bu . Bundan bahsettim ama umursamıyor . Daha önce benimle beraber çalışan amerikalı bayanda bu nedenle bırakmıştı . 

Ayrıca çocuklara gelirsek . Bazen o kadar zor olabiliyorlar ki.  Mesela soru soruyorsun duymamazlıktan geliyor,  ismini 50 kere bağırıyorsun bakmıyor , sürekli ''fuck'' diye şakalar yapıyor , arkadaşları ile ''şişman, domuz, çirkin'' diye alay ediyorlar , karışsan karışamazsın AA korece biliyor diyecekler ,  bir diğerine daha çok söz hakkı verdim diye ağlayıp gidip beni müdüre şikayet edenler , halbu ki ona söz hakkı verirsem 10 dk cevap vermiyor ve arkadaşları sinirleniyor ,  yarışma yapıyorsun , 1 ve 2 'e hediye veriyorsun , bende kazanabilirdim niye bana vermiyorsun diye gelip yanıma ağlayanlar .  Bir kere koreli çocuklar kaybetmeye tahammül edemiyorlar ve koreli çocuklara gaz vermek istiyorsan rekabet ortamı oluşturacaksın . Neredeyse hepsi anne zoruyla geldikleri için ingilizceden nefret ediyorlar , böyle çocuklar senden ne kadar faydalanabilir ki?  Önündeki tavşan resmine bakıp bu hangi havyan diye soran çocuklar var ya , bu çocuk 3-4 yaşında değil ki, 9 yaşında . 9 yaşındaki bir çocuk tavşanın, atın ne olduğunu bilmez mi ? (korece olarak)  Bilmemek değil aslında ,kapasite ve karakter meselesi . Kapasitesi birbirinden çok farklı 15 çocuğu aynı sınıfa koyunca hem çocuk zorlanıyor hem öğretmen . Mesela söylüyorum , şu şu çocuk çok yavaş kalıyor , başka bir sınıfa alsak nasıl olur diyorum ama sınıfını değiştirmek istemiyormuş gururu kırılırmış , o zaman gelip bana bu çocuk hala neden adın ne dediğin zaman bile cevap veremiyor diye sormayacaksın . 
Bir de şakalaşmaları var , çocuklar tekme tokatla şakalaşıyor yahu ... Bizim kültürümüzde yine de erkek çocuk kız çocuğuna kolay kolay vurmaz , burda hiç öyle değil.  Dün mesela , oyun oynuyorduk baktım ki arka tarafta bir kız bir de erkek öğrencim birbirlerini tekmeliyor ... Şakalaşıyorlar!  tekme atıyorlar ya nasıl acımıyor , sırtından tokat sesi şaaak diye geliyor.  

Yine de bu çocukları Seviyorum çünkü 2 yıl geçirdik, beraber şarkılar söyledik dans ettik, hamburger pizza pişirdik... kontrol edebiliyorum bu gibi durumları artık ama benim öğretme özgürlüğüme haddinden fazla karışıldığı için artık orası için çaba harcamak benim için anlamsız geliyor.  
Eşimin de hoşuna gitmediği için bırakıyorum ... Bakalım umarım ... hayırlısı  olur ... 


wow epey bir iç döktüm.  eylülde , sadece bir dil okulunda çalışıyor olacağım . kendime de vakit ayırabileceğim inşallah .....


9 yorum:

  1. Aaa sizin adınıza birazcık uzuldum ,birazda sevindim ... İyi kötü 2 yıl gecirmissiniz ayrilmak biraz zor olacak gibi >__<
    Ama iyi yönünden bakacak olursak hem kendi uslubunuz (yani ders verme ozgurlugunuz) kısıtlanmamis olacak hemde kendinize biraz daha zaman ayirmis olacaksiniz ^__^
    Bu gercekten iyi ~~

    "Woww eper bir ic doktum"
    İcinizi dokebilmeniz cok guzel ..bu hem okurlariniza karsi samimiyetinizi hemde kedinizi bir anlamda rahatlatmanizi saglar ~~ Acikcasi ben ,sizin bu tarz yazilarinizi cok daha seviyorum Bahar abla ^^
    Kendinize iyi bakin ..Herseyin hayirlisi \(^__^)/

    YanıtlaSil
  2. Her yeni başlabgıç beni heyecalandırır hayatıa dair..umarım gelecek daha güzel sizin için..hakkımda hayırlısı gönlume göre olsun dıye dua edin çok faydası olacaktır inşAllah..Kolaylıklar dilerim..bakii selamlar..gül

    YanıtlaSil
  3. Okullarda bir iş düzgün gitmiyorsa bunun tek suçlusu idaredir bence. Çünkü öğretmenleri, programları, velileri takip etmesi gereken onlar. Belli bir disiplin oluşturmaları gerekiyor.
    Ayrıca kusura bakmasınlar ama velilerde çocuklarını yarıştırılacak at gibi görüyorlar. Küçücük çocuğun hayatı bir kurs bir okul geçerse bunalıp sıkılmaları çok normal. Öğretmenler ne kadar oyuna dönüştürebilir ki işi? Dediğiniz gibi her seviyeden çocuğun aynı sınıfta olması efsane bir saçmalık.
    Türkiye'de de ingilizce konusunda aynı sıkıntı var. O kadar yıl okulda ingilizce görüyorsun ama iki cümle konuşamıyorsun. Konuşmaktan çok bilgi yükleme odaklılar çünkü. Baya bir sinirlendim yalnız:D
    Bu arada senin adına gerçekten sevindim:) Umarım herşey yolunda gider:)

    YanıtlaSil
  4. Öğretmenlik sabır isteyen bir meslek gerçekten de. Üzülmeyin, Hayırlısı olsun hakkınızda...

    YanıtlaSil
  5. Kore'lilerin ingilizce takıntısını dizilerden de biliyorum, bence bu konuda çok fazla yükleniyorlar kendilerine , Bu arada güzel olduğu kadar zorlu da bir 2 yıl geçirmişsin, ama hayırlısı bu olacak gibi görünüyor, hem eşin için hem senin için hemde bizler için zira kendine vakit ayırman demek bizlere de vakit ayıracağın anlamına gelir :) .. Eylül de başlayacağın yeni işinde şimdiden başarılar dilerim,

    YanıtlaSil
  6. tesekkurler yorumlariniz icin . suanda zaten iki tane dil okulunda calisiyorum . bu yukarda bahsettigimi birakiyorum haftaya , digerine halen devam edecegim . digerinde sukur boyle sorunlar yok .
    uzulmek degil bilakis memnunum cunku hem biraz bos vakit kazanacagim hem de uzun zamandir spor yapamiyordum aksam yorgun geliyorum diye , tekrar spora baslayip stress atacagim :D

    YanıtlaSil
  7. Merhaba Bahar abla.Sorununu cok iyi anladim cunku benim ablam da ayni sekilde Turkiye'de bir dil dershanesinde Ingilizce ogretmeni.O da tipatip ayni sorunlarla karsilasiyor 'anne faktoru' diye tanimladiginiz olay Turkiye'de de var maalesef.Bence iyi olmus birakmaniz cunku bu tip kurumlar ogretim uyelerine pek deger vermiyor amaclari da ingilizceden cok ticaret.zaten seviye gruplarinin olmamasi buyuk bir eksiklik bence.Umarim daha iyi bir yerde daha iyi kosullarda diledigin gibi meslegini yapabilirsin. ^^

    YanıtlaSil
  8. bahar hanım sizi bulduğuma çok sevindim bloğunuza ulaşamamıştım şimdi bi deneyim dedim ve buldum özlemişim yazılarınızı :))

    YanıtlaSil

Yorumunuz onaylandiktan sonra gözükecektir