26 Kasım 2013 Salı

Koreli kadınlar ve Alfabe!

Kore hayranıysanız hepiniz mutlaka dizilerde 'S Line' denildiğini duymuşssunuzdur... 

Özellikle kozmetik markaları, diyet ürünleri  ve gıda sektörleri tarafından Medya da kadınları özdeştirdikleri alfabe harfleri yüzünden  Kore'de güzellik kavramı deyince malesef ki alfabe akla geliyor..

Mesela bunlardan en meşhurları :

V Line - çenenin yuvarlak değil V şeklinde gelmesi / gögüs için 
S Line - yandan bakınca çıkık kalça-popo ve büyük gögüs ,ince bel 
X Line - uzun bacaklar ve uzun kollar , çok ince bir bel 
D Line - hamile ama kilo almamış sadece karnı çıkmış bayanlar
Y Line -  arkadan geniş omuz ince bel ,öncen düzgün karın hafif basen alt bölge için 
W line - büyük ve kalkık gögüsler
M line  - erkekler için üst gövde 



Dedim ya medya sürekli bu alfabe hatlarını insanlara aşılıyor ve kadınları özdeşleştiriyor  ...



Burda Shin min ah"ın reklamını ve reklamda sürekli yapılan V line vurgusunu görebilirsiniz ... 

Yukardaki sol resimdeki öğrencinin elindeki alet ise çene kısmından yukarı doğru itildikçe V line yaptığına inanılan alet . Acıtıyor! görümcemin odasında vardı . 

Yani şimdi biz ne oluyoruz bilemedim , O line felan mı ..   ㅎㅎㅎㅎㅎ 
Bunlar hep övülecek hatlar olduğu için şişkolara sadece domuz demekle yetiniyorlar , onlara bir line belirlememişler ...
hehe... 

22 Kasım 2013 Cuma

lezzetli resimler!

Ailee'nin I belive that I love you  isimli şarkısını dinlediniz mi ?
dinlemeyenler için tık tık
O kadar mükemmel bir ses ve şarkı ki dinlerken şöyle
şakır şakır göz yaşlarım dökülsün dökülsün göz yaşım kalmasın istiyorum
ama birşey dökülmüyor :)

Bu sabah resmen seromoniyle kek yedim.
Hiç bir topkek ,(yalnız altını çizerek söylüyorum kakaolu ıslak kek) seromoni ile yenir mi ?
Anne gönderdiyse yenir :)




Son zamanlarda bir şey fark ettim... Kore'ye ilk geldiğim dönemlerde fikirlerim sabit , Kore'ye karşı çok eleştirisel yaklaşıyordum .  İlk zamanlardan beri yazdıklarımı takip edenler varsa belki fark etmişlerdir .
Son zamanlarda ise birisi koreliler hakkında eleştiride bulunsa sanki babamın oğluymuş gibi savunmaya geçiyorum ...Bir toplumun içinde yaşadıkça, tecrübe ettikçe anlamaya başlıyorsun onları ...  Tabi birde burada bulunduğum süre içinde şükür Allah beni güzel insanlarla karşılaştırdığı için minnet duygusu hissediyorsun . Onların davranışları dahi senin bir ülkeye olan bakış açını değiştiriyor ...



Dün kutlamak istediğimiz bir şey vardı , (söylemem ne olduğunu) o münasebetle e-marta alışverişe gittik şık bir akşam yemeği hazırlayalım diye . Ben E-mart'a gitmek için hep bir bahane buluyorum aslında ,hehe çünkü sevdiğim nutellalar, çikolatalar, dondurma , makarna , çerez vesair sadece orda var . Kore'de bakkal amcalar satmıyor öyle şeyler pek.  




Geçen gün eşim Kore'deki Istanbul kültür merkezinin verdiği türkçe kursları araştırdı . Ama o kadar ters ki saat ve günleri hayal kırıklığı ile kapattı bilgisayarını canım . Hafta içi ,ya da cumartesi günleri  bir ders saati 3 saat!  3 saat çok uzun ,ne bu türkçenin genel analizini felan mı yapıyorlar anlamadım ancak işi gücü olmayanlara hitap ediyor gibi sanki. Ben öğretmeyi çok isterdim ama olmuyor.  iş yüzünden, yorgunluktan ya da tembellikten :) verdiğim dersi çalışmadığı zaman bende delleniyorum bir daha öğretmiyorum. 




Torbalar para ile verildiği için , böyle kullanılmış kutuyu kullanma alternatifiniz var .  Pek pratik !



Bugün ders günüm, kısa keseceğim :=) 
Hayırlı cumalar , güzel hafta sonları ...

19 Kasım 2013 Salı

Anne postası

Selam :)
Anne postası dün geldi 
Anne postasının içinde çekirdek, kıyafet, abur cubur vesairin dışında 
çok büyük bir şey daha var 
o da Sevgi. Ana Yüreği 


Hani ,ben annemden paket aldığımda çok çok mutlu oluyorum . 
Ama sebebi çekirdekler, fındıklar değil . (elbette onlarında katkısı var , mmmm )
herşeyden önce kutuyu açınca içinden sevgi çıkıyor , özlem çıkıyor 
kutunun içi buram buram ana yüreği kokuyor ...

yaklaşık 4 yıldır Kore'deyim artık . 
Bu 4 yıl içinde anneme sadece 1 defa bir kutu yolladım
Ama ben ne zaman hasta olsam , ya da peynirim , zeytinim bilmem bitecek olsa anne hemen paket yapıp yolluyor .. Ne var canım bunda demeyin ,bit kadar kutunun sadece kargo fiyatı 70-80 tl .

Düşünmek, düşünülmek , özlemek , özlenilmek insanı nasıl mutlu ediyor ...
Ben Kore'ye geldiğim için annemle aramın daha sağlamlaştığını , daha çok bağlandığımızı düşünüyorum 
çünkü beraber olunca bazen kıymet bilinmiyor ... (özellikle de evlatlar tarafından )

Kakao talktan chat yapıyoruz hergün ..

arada skype felan :=) 
anneler bir tane bir ..
Evlendikten sonra bunu çok daha iyi anladım . 
Uzak olmanında etkisi var elbet ama evlenip kendi düzenini kurunca insan daha iyi anlıyor 
hele çocuk olsun artık salya sümük anneme 'üzgünüm ben seni hiç anlayamamışım  üzmüşüm ergenken seni ' derim heralde .. hehe 
artık postane de, postacı da biliyorlar annemin paket yolladığını  , adresi yanlış da yazsa getiriyorlar :=)

17 Kasım 2013 Pazar

Hav Hav

Selam , iyi hafta sonları hepinize .

Çok sık , tekrar tekrar gelen bazı sorular var ..
Hem bilmeyenler öğrensin, hem de elimde gösterebileceğim bir yazı dökümanım olsun diye populer soruları , meraktan çatlatan soruları tek tek (ayrı konularla) cevaplayacağım .... Böylece bence aynı sorular tekrar tekrar gelince sinirden hoplamam ,link veririm okusunlar .

S: Koreliler Köpek Eti Yiyorlar Mı  ?
C: Elbette! yiyorlar , yasaklandı, artık yemiyorlar diyen bazı Kore görmüş Kore hayranlarının hayranlığından dolayı temize çıkartma/yanlış yönlendirmesine inanmayın .


( bu resim bir şaka . böyle yeniyor değil elbette )

Neden Koreliler köpek eti yiyorlar ?

Kore'de yazın en sıcak günlerine 복날 (bok-nal) diyorlar. Ve bu sıcaklığın en yüksek olduğu dönemde sıcaklığı yenmek ve vucutlarini korumak adına belli bazı yemekler yiyorlar 

 Bunlar :

1) Samgyetang 


Tavuğun içi pirinç, kestane ile doldurulan ,suyuna çeşitli ağaç kabuklarının atılarak yapıldığı bir yemek . İçine her hangi bir haram ürün girmediği için müslüman olup domuz konusunda titiz olanlarda yiyebilir rahatlıkla...

2) Chanho Gui 


Yılan balığının soslanarak ızgarada kızartılmışı ... Çok yağlı olduğu için ben sevmiyorum 

3) Gamja Tang


patates ve domuz etinden yapılan bir yemek .

4) BoşinTang 



Köpek eti ile yapılan yemek ...

Eskilerden, Kore'nin çok fakir olduğu dönemlerde büyük baş hayvan eti yemenin neredeyse imkansız olduğunu, sığırın ,ineğin kuyrunun tüyünü bile bulurlarsa kendilerini şanslı saydıklarını söylememe gerek yok sanırsam .. Dolayısıyla büyük baş hayvan etinden alınabilecek proteini de alamıyorlardı . Bu münasebetle köpek eti yenmeye başlandı . 

Köpek eti yemek ne kadar yaygın ?
Elbette hergün , her evde yenilen bir et/yemek değil artık . Ve pahalı . Seul ve civarında yaklaşık 550 adet köpek eti/yemeği satan-yapan restorant bulunuyormuş biraz araştırmalarıma göre.  Ancak gençlerden çok yaşlıların tercih ettiğini ,sebebi ise sağlık ve cinsel güç açısından olduğunu belirteyim. İğrenç ama köpeğin cinsel organını yiyip cinsel gücünün arttığını söyleyenler gördüm TV programında .  Patronları yemek istiyor diye köpek eti restoranında yapılan iş toplantılarına eşim dahil bir sürü iş arkadaşları da gitti. 

Koreliler bu konuda ne düşünüyorlar ?
Çoğunlukla erkekler olmak üzere ,bir çok koreli hayatında bir kere de olsa köpek eti yemiştir. Naver'da bulduğum anket sonuçları 97% oranında erkeklerin, %67 oranında kadınların yediğini , %83 kısmının köpek etini sevdiğini gösteriyordu ...

Bir çok koreliyle bu konuda  tartışamazsınız eğer köpek eti yemenin yanlış bir şey olduğunu düşünmüyorsa .. Çünkü inekte hayvan ,onunda canı var ,onu yerken keserken acımıyorsun da köpeği yiyince mi vicdanın tavan yapıyor diye susturuyorlar seni. Bazı hayvan sahipleri var ,evinde köpek besliyor ama yeri gelince restorantta köpek eti yiyorlar ve bunun kendi içlerinde bir çelişki yaratmadığı, ikisinin farklı olduğunu söylüyorlar ....   

Diğer taraftan bazı koreli hayvanseverler çok ciddi karşı çıkıyor ve protestolar yapılıyor . Ve bazı yabancılarda onlara destek veriyorlar . Ama yine de bir çok köpek sahibi 'yemem de yiyene de karışmam bana ne diyor'   

Her köpeğin etini yiyorlar mı ?
Hayır! en azından hikayesel olarak öyle . yani tek bir cins , büyük ırk bir köpeği yiyorlar . Ama TV'de bir çok defa bakmak istemedikleri köpekleri köpek kasabına ucuza satanların haberleri çok çıktı . 

Köpekler nasıl kurban ediliyor ?
Yine okuduğuma göre, eti satan marka firmalar ya da kendisi kurban edip pişiren büyük restorantlarda köpekler acı çekmeden ani şokla öldürülüyor ve kesiliyormuş. Ama köy içindeki yerlerde ,özellikle kendileri yemek için ya da etrafa satmak için büyütenlerin iple köpekleri astıkları ve öldüresiye dövdükleri yazıyordu ne yazık ki.. 

Malesef ki Köpeklerin şu şartlar altında şöyle öldürülmesi gerek diye çıkartılmış resmi bir kural yokmuş .

Ben Bu Konuda ne düşünüyorum ?
İlk başta çok tepkiliydim. Kınıyordum . Ama açıkcası artık asla yemem, kınamam ama yiyenide sevmem diye düşünüyorum ... Bizler için dini vicdanımız, kültürümüz dolayısıyla böyle bir şeyi çok yanlış ve aykırı görüyor olabiliriz ama adamlar bunun üzerine doğdu ve büyüdü ,kalkıpta onlardan bizim gibi hissetmeleri bekleyemeyiz.  Ayrıca köpek eti yemek her ne kadar var olsa da çok da insanın hayatında olan birşey değil. 
Marketler de köpek eti satılmıyor . Normal bir kasaptan gidipte köpek eti alamazsın .. Ayda bir ohh şöyle mis gibi bir köpek çorbası çekti canım demiyorlar . Ben ileride zamanla bunun yasaklanacağını düşünüyorum . Fransa bu konuda zaten Koreyi çok kınıyor. Hoş, köpek sadece korede değil bir çok asya ülkesinde yeniliyor ama.  Keşke yemeseler, en azından yemeği mübah görmeseler,hadi mübah gördüler bare devlet tarafından açık açık kurallar ve denetim getirilseydi kesilme ,stoklama adına güzel olurdu ama böyle ne yaparsın ki. 

not : Kore hakkında kınayıcı, hakaret vari mesajlar yazmayın bu konuya ,yazdığıma pişman olmayayım. 

13 Kasım 2013 Çarşamba

Ada içinde Ada U-do (Jeju Adası 3 )

Kore'de genelde evlerde ufak yer sofraları oluyor ..
( yerde oturmak ve yer sofrasında yemek yaygın ,çok asortik aileler hariç )
Bizde de yer sofraları var , genelde bilgisayarımı kullanırken onun üstünde kullanırım. 
Bu sabah Çalıkuşuna bakıyordum ,telefonum masanın altındaydı .Dün de zil sesini değiştirmiştim ,kulağım aşina olmamış olacak ki Nerim'anın Kamranı evde beklediği sahnede birden tel çalmaya başladı ..
Hah dedim içimden , adam gelemiyor ya cebini arayıp haber veriyor  ,bi de seviniyorum içten mors olacak kadın duyunca diye ...
Birden durakladım , o dönemde cep telimi vardı bu ses nerden geliyor ..
Meğerse çalan benim telimmiş.  
Eşim muzlar çok fazla fazla alayım mı almayayım mı diye soruyor ..
( bir salkımda 5ten fazla varsa aldırtmıyorum bozuluyor diye)

Hala fotoraflara bakınca tekrar gitmek istediğim ,resimlerin içine dalı dalı versemde ordan çıksam diye iç geçirdiğim bir yerden bahsedeyim..

Ada için de bir ada U-Do ... zaten tabelasında da böyle yazıyor. 
Jeju seyehatimiz sırasında gittiğimiz çizgi roman gibi ,ufak ama sanki dünyadan çok uzak bir yer. 




Tek olumsuz yönü o günün yağmurlu ve kapalı olmasıydı ....  
Jeju'dan gemiye binerek 10 dk da vardık .



Ada küçük olduğu için arabadan ziyade ufak skooterlar ve motorlarla ziyaretçilerin adayı gezmesine olanak sağlıyorlar . Tek kişilik ya da çift kullanabileceğiniz motorlar var . Çok eğlenceliydi. Kesinlikle arabayla gezsek o kadar eğlenceli olmazdı ... Kiralıyorsunuz bunları tabi, bedavadan vermiyorlar =p 


Motorla adayı 1 saatte gezip bitirebiliyorsunuz.. Dedim ya minik bir adacık ... 
Motordayken resim çekemedim. O yüzden etraf resmi pek yok ...



Sonra geldik bu kafenin önünde durduk ... Çok kalabalıktı kafenin içi..... Muhtemelen etraftaki tek kafe olduğu için....  Yalnız tuhaf bir menüsü vardı . Sarımsaklı dondurma felan .. Yanınmızdaki ana-kız sipariş ettiler ama cidden sarımsaklı olacağını tahmin etmediler heralde önlerine gelip tadınca ' yaw cidden sarımsak var içinde şaka maka değil' diyip duruyorlardı ...




Bu da evleri görün diye çektiğim bir resim...  Adanın merkezinde her ne kadar apartmanlar ve oteller mevcut ise de (jejunun merkezinden bahsediyorum ,u-do da otel, apartman felan yok) genelde tek katlı müstakil ve etrafı taşlarla çevrilmiş evlerde yaşıyorlar gözlemlediğim kadarıyla.... 





Şu manzaranın fevkaladeliği yüreğimi eritiyor...  
Hani , dünyanın bir çok yerinde mutteşem güzellikler var ama burasının atmosferi çok başkaydı .
Sanki hala bir yarım orda kaldı..
Belki çok güzel anılarla ayrıldığımız içindir , belki zamanımız kısıtlıydı doya doya kalamadığımız içindir ,belki de cidden insanda etki bırakan bir atmosfere sahiptir düşündüğüm gibi. 


Bunlarda adacıkta rastladığımız dalgıç bayan heykelleri... Jeju da her adım başı dalgıç kadın heykeli görmeniz çok mümkün.... Son resim alakasız , 4.ü doldurmak için koydum . 

Yalnız ikinci resimdeki heykel bayan korenin ahlak ilkelerini baya bir alt üst etmiş. Altı kapatmış, üstü açmış teyze ...  =)

Diğer Jeju yazıları için tıklayın

Jeju Seyehati 1
Dalgıç Babanneler Jeju Adası 2 

6 Kasım 2013 Çarşamba

Döndüm :)

Selam .. Selam.. selam..

Bloğumu güncellemeyeli uzun zaman oldu değil mi ..  Bir kaç ay önce afedersiniz idrar yolu enfeksiyonu kapmıştım . Korelilerin Chuseok bayramına denk geldiği için hastaneler çalışmıyordu acile gittik. Onlarda ne olduğunu anlayamdı ve şikayetlerimi giderecek ilaç verip gönderdiler . ilaç sayesinde şikayetler azlınca bende geçti sandım ama bir ay sonra daha berbat bir şekilde nüksedince doktora gittik tekrar ve bir sürü tahliller yapıldı . Neyse çok uzatmayayım hatırladıkça bile huylanıyorum . Tedavinin bitmesine yakın ne hikmetse çok titiz davrandığım halde başka daha kötü bir ekfeksiyona yakalandım .  Hala yediğim iğnelerin morartısı arkamda duruyor. Tedbir olsun diye aynı tedaviye eşimde tabi tutuldu , bir de o sıralarda Dori mantar olmaz mı , onu da hastaneye getir götür, zavallım koca koca ikişer iğne oldu  ... Harcanan paraları saymıyorum bile. 

O sıralar çok strese girdim . Kafam olaylardan baska birşeye odaklanamadığı için ne blog ne başka bir şeyi gözüm gördü. O kadar huylandım ki , sabah kalkar kalmaz ilk yaptığım iş banyoyu ve tuvaleti çamaşır suları ve ciflerle ovmak , bütün bez ve temizlik malzemelerini kaynatmak oluyordu . Sonra baktım ki takıntı yapacak bu bende , kendimi dizginlemeye çalıştım. 

Allah'a şükür artık geçmiş durumda.  yaklaşık bir ay sonra tekrar tahlil yaptıracağım tamamen kurtulup kurtulmadığı anlamak için çünkü bu bakteriler ilerlerse ciddi tehlikelere yol açabiliyormuş. 

Aslında bu süre zarfında çok da düşündüm.. İnternetten yok olmayı.. Çünkü bütün bunların nazar yüzünden başımıza geldiğini düşündüm ve hala da öyle olduğunu sanıyorum .  Ama bana herzaman akıl ve destek veren güzel insan sayesinde bu fikre kendimi kaptırmak istemedim , her aksilik, hastalık ya da olumsuzlukta nazar paranoyası yapacak olursam , doğru düzgün yaşayamayacağımı ,başıma her geleni nazar diye suçlayacağımı idrak ettim. Her ne kadar nazar var ve çokta kuvvetli bir şey de olsa Allah izin vermedikçe hiç bir şeyin etkisi olmuyor . Dolayısıyla tedbirimi alıp gerisini düşünmemeye karar verdim.... 



Öncelikle Gözleme işinden biraz bahsedeyim. Geçen ayın sonunda kültür merkezinin düzenlediği yemek fuarında 2 türk arkadaşla (zeynep ve serpen) Korelilere gözleme yapmıştık ... Bir çok türk arkadaş geldi hem yardım etti, hem buluşma fırsatımız oldu uzun zaman sonra bu yüzden hepsine çok teşekkür ederim. Çok sık görüşemesekte meşguliyetten hepsi şükür pırlanta pırlanta :)

Kültür merkezi her standa 2 yardımcı görevlendirmiş resimde de gördüğünüz ahjummalar ,onlar epey sinirimizi hoplatıp bizi bunaltsalarda güzel geçti . Çok karıştılar ahjummalar, yok şunu şöyle yapma bunu neden böyle yapıyorsun , biz pişiririz dedik ama mübarek sanki koltuk sevdasına tutulmuş kemal sunal filmindeki gibi tencerenin sapını bırakmadı . Hadi yapabilse amenna da ya çiğ verdi ya da yaktı gözlemeleri...  Artık bir ara çıkıştım ,kırıldılar biliyorum ama beceremeyeceğimizi düşünüyorlarsa baştan vermeselerdi görevi ,verdilerse güvensinler ve işimize karışmasınlar . Hiç sevmem işime karışılmasını . Koreliler çok ilgi gösterdi gözlemeye . en uzun sıra bizdeydi. Hatta bazı çocuklar alıp tekrar sıraya girdiler .   

Yalnız sıradakilerin konuşmalarını duyduça bir kez daha korelilerin türkiye'ye dair hiç bir şey bilmediklerine şahit oldum . Türkiye nerde diye birbirine soranlar , türkiye de ingilizce mi konuşuluyor diye bize soranlar ...  Bir de korelilerin mutlaka başka kültürlerin yemeklerini kendi yemeklerine benzetme çabaları var . Mesela gözlemeye bakıp bakıp Ha bizim mandumuzun aynısı diyorlar .. ne mandusu ya alakası yok . 

Günün sonunda toplanıp kahve içip bol bol sohbet ettik. (resimde olmayan bir sürü arkadaş daha vardı orda o gün) 

Neyse , bunu burda kesiyorum ... C-u-t !
Uzun zamandır yazmadığım için bu konu aşure olacak . ve uzun!

Kore'de en sevdiğim mevsim sonbahar ,bunu defalarca haykırmışımdır dünyaya :)
Dün Doriyi de aldık yürüyüşe çıktık ..






Ağaçların rengine bayılıyorum sonbaharda ...




Şurda çiçeklerinin önünde bir durda resmini çekeyim dedim eşek doriye ama durduramadım merkebi bi türlü..evde bir lafıma 40 bin takla atan dori  dışarı çıkınca tanımıyor beni. hain doldol.




Çocuklar için Küp yapmışlar içine girip oynasınlar diye ama bunu görür görmez benim ilk aklıma ne geldi dersiniz . Onun içinde gezen milyarlarca bakteri vardır çocuğumun olunca asla oynatmam . haha . tamam başladı bende sendrom . Ben hep derim kötü insan boşuna kötü olmuyor onu o sebebe iten birşeyler vardır diye ... :D 



Yüz kişinin oturup yemek yiyebileceği uzunca bir masa yapmışlar . ilk gördüğümde hemen aklıma ramazan ve iftar geldi :D Onun için mi yaptılar ki ne.  başta oturan amca yüzünden yakından çekemedim . 

Hoşçakalın bakalım :)