13 Ocak 2014 Pazartesi

Maybe Tomorrow


Sadece 9 gece 10 gün sürdü Türkiye tatilimiz .
Düğün yapılması gerekiyordu ,o yüzden bir tatil rahatlığından ziyade önümüz arkamız ,sağımız solumuz telaş ve hafiften karmaşaydı ... 
Yine de epey şey sığdırmışız 9 güne şimdi düşününce
Kapadokya'ya bile gittik be .
Tabi şimdi harcanan paralara yanarım 5 kişi 
tuvalete bile uçakla gittiğimiz için of of ,ev alırdık yahu o paralarla 
Ama eşimde , görümcemde kayınvalidem de Türkiye'yi çok sevdi ya, değer ..
Hala görümcem ara ara Kakao Story'sine Türkiye'de çektirdiği resimleri ekleyip
Tekrar gidebilsem/ gitmek istiyorum yazar . 
Ha keza yine kayınvalidemin kakaosundaki profil resimleri hep Türkiye'de çektirdiği resimlerden oluşuyor.
Türkiye'ye ayak bastığım zaman , 20 küsür yıldır ezberlediğim sokaklar 
kulağıma gelen tanıdık sesler , yaw hani şu eskiden ekmek aldığım fırın bak işte orda ! 
Ne kadar da değişmiş , oow modernleşmiş. 
Evime girdiğim zaman ,  O his var ya , tanıdık , aşina , sanki hiç Kore'ye gelmemişim gibi. 
Sanki hiç zaman geçmemiş gibi... 
Ama yine de biraz hafiften ,çok azcık yabancı ...
Sevdiğin insanlar, özlediğin yüzler yanında 
insan nasıl  mutlu oluyor, oturup kilo almama garantisiyle bir kasa nutellayı bitirsem bile yok böyle bir mutluluk doyumu ,o insanlara sarılıyorsun ,hani skype kamerası değil yahu bildiğin dokun , gıdıkla, sarıl ... 
ilk günler bu hisler insanın yüzüne bir dalga gibi çarpıyor 
ama etkisi yavaş geçince artık alıştığını , kendini alıştırdığını özlemeye başlıyorsun ufak ufak ...
Acaba (Kore'deki )  hergün gittiğim bakkaldaki ahjumma yokluğumu fark etmişmidir ?
(okuldaki) Çocukları da özledim .. Evde nasıl pislenmiştir şimdi...
Ya Dori, alışmış mıdır hastaneye, yoksa yine yemekten mi kesilmiştir? 
Of şöyle acılı acılı Kore çorbasının kokusu resmen burnumda tütüyor ..... 
İnchon hava alanına inipte otobuse binince eve gelmek için 
''alıştığım, sevdirildiğim ,hayatımın 2. bölümünün sayfaları arasında dolaşırken hissettiğim o aidiyet duygusu.. ''

Resmen insan bölünüyor ! .....
Niye böldünüz ki beni böyle !
sevmedim bu bölünmüşlük hissini..
Herşeyini sevdim, hasret çekmek bile bir yerde güzel çünkü insan birbirinin kıymetini anlıyor 
Dünya'nın bir ucunda ,yabancı bir kültürün arasında yaşamak ''ben de varım'' demeye çalışmak bile güzel ,insan büyüyor, bakış açıcı kazanıyor  ...
Ama bu bölünmüşlük hissi 
hiç de 
hoş 
değil.





12 yorum:

  1. Şu ana kadar en çok etkilendiğim yazınız oldu.. baya baya depreştim yani..

    YanıtlaSil
  2. depreşmiş bazı duygular
    o his ankaradan istanbula taşındığımda bende bile oluyorsa sizi düşünemiyorum
    bölündükçe çoğaldığını düşün belki bi nebze rahatlatır

    YanıtlaSil
  3. Gerçekten içten bi yazı....çabuk ağlayabilen bi insan olsaydım inanın dökülürdü şimdiye ama içimde sızısını hissettim...

    YanıtlaSil
  4. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  5. içim gitti.. ne kadar zorlandığınızı ilk kez farkettim..

    YanıtlaSil
  6. mükemmel olmuş gözlerim doldu okurken..

    YanıtlaSil
  7. ayyy Bahar abla öyle bi yazmışsınki içimden Kore ile Türkiye 5 dakikalık yürüme mesafesinde olsaydı diyorum..

    YanıtlaSil
  8. tesekkurler hepinize :) yalniz ben depresif degildim o yaziyi yazarken , sadece uzun zamandir icimde kalan duygulardi ,birden yaziverdim . blog yazmak bir nevi rahatlatiyor beni . uzgun oldugumdan degildi , gulu seven dikenine katlanir degil mi :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. depresif olmadan yazdığınızda bunlar hissediliyorsa demekki depresif bir yazı yazsanız herkes darma duman olacak... kore dramlarında olduğu gibi :D :D :D

      Sil
  9. Bahar Hanım,
    Blogunuzu uzun zamandır takip etmeme rağmen bugüne kadar yazma ihtiyacı ('isteği' boş verin, remen bit 'ihtiyaç' haline gelmiş bu his) duymamıştım. Bu yazıda her kelimenize katılıyorum. Bu 'bölünme' hissi, özlem, nostalji ve iki ülke arasında sıkışıp kalma duygusunu çok tanırım. Şöyle deyim: bir ülkede doğup, büyüyüp, başka bir ülkeye giden her insan bunu az çok yaşar. Eski memleket de tutuyor, bizden elini, bağlantıları bırakmak istemiyor. Yeni ülke de bize içeriye almış, buyurmuş, bu tarafa da köklerimizi bırakmış. Bu 'bölünme' zaman geçince azalır, günlük hayatta neredeyse görünmez olur, fakat tamamen kaybolmaz. Daha doğrusu, kaybolması için ne kadar gerekeceğini bilemeyeceğim. Sibiryada doğdum, büyüdüm, okudum, 20 yaşından sonra da Türkiye'ye geldim. Şuana kadar Türkiye'de 10 senem dolmak üzere, fakat hala ara-sıra kalbim acıyor gibi oluyor. Eş, çocuk, yeni arkadaşlar hepsi Türkiyede, ama yine de memleketten hoş hatıralar ve sevdiğimiz insanlar yüreğimizde saklıdır. Bu seçimi biz yaptık, ve bununla yaşamaya alışmak bize düşer. Kendinize iyi bakın.

    YanıtlaSil
  10. Bahar Hanım, bu satırları okurken burada yakın arkadaşım Christine'nin duygularını, düşüncelerini okuyor hissettim. Milliyeti ne olursa olsun, kaderini farklı bir milletten insanla çizenlerin benzer duyguları yaşadığı ortada. Ve aşkı için bu cesur adımı atıp yaşayanlara da takdir etmekten başka bir şeye ihtiyaç kalmıyor...

    YanıtlaSil
  11. selamun aleykum benım bu yabancı evlilikler konusunda en çok nerak ettiğim konu inanç farklıklığının sorun olup olmadığıdır sizin için bir mahsuru yoksa açıklamama yaparmısın bu konuda eşiniz ne düşünüyor ???

    YanıtlaSil

Yorumunuz onaylandiktan sonra gözükecektir